
Dizel Skandalında U Dönüşü: VW Ve Tüketici Birliği Uzlaşıya Vardı
Tüketici Birliği Merkezi ( die Verbraucherzentrale Bundesverband ) ile Volkswagen şirketi, gündemden de takip ettiğimiz çekişmelerden sonra nihayet örnek uzlaşı eylem kararı üzerinde anlaşmaya vardılar. Dizel skandalı çerçevesinde şirketin müşterilerine ödemekle yükümlü olduğu zarar tazminatı hususunun kapsamı ve bu imkandan müşterilerin nasıl yararlanacağı konusunda yazımızda değerlendirmelerde bulunacağız.
Temel olarak, imzalanan uzlaşı kararı, başarısız şekilde sonuçlanan müzakereler sırasında tarafların zaten üzerinde anlaşmış oldukları koşullar için geçerlidir. Şirketin müşterilerine ödemekle yükümlü olduğu miktar halihazırda toplamda 830 Milyon Euro civarında buna paralel olarak ortalama her bir VW müşterisi açılan davalar ile araçların üretim yılı ve araç modelleri göz önüne alındığında ortalama 1.350 Euro ile 6.257 Euro arasında değişen miktarlarda tazminat almaya hak kazanabilirler.
VW şirketi, Mart ayı sonuna kadar tazminat tekliflerinin paylaşılacağı çevrimici bir platform oluşturmayı planlıyor. Söz konusu uygulamaya konulması düşünülen platformun uygulanması ve ödeme işleminin takibinin Tüketici Birliği Merkezi`nin görüşüne göre bağımsız denetçiler tarafından denetlenmesi gerekmektedir. Buna ek olarak, uygulamada herhangi bir sorun çıkması durumunda söz konusu platformdan yararlanmak isteyen müşterilerin başvuru yapabileceği bir kamu denetçi kurumunun olması gerektiği düşünülüyor. Ayrıca belirtmek gerekirse, söz konusu platformda müşteriye yöneltilen teklifin kabul edilmesi zorunluluğu bulunmamaktadır. Kısacası, müşteri kendisine yöneltilen teklifi kabul etme veya etmeme hususunda serbesttir.
1 Ocak 2016 tarihinden önce alınan araçlar sadece söz konusu uygulamanın kapsamına dahil edilmiştir.Belirtmemiz gerekir ki; Söz konusu uygulama ile müşterilere yapılacak ödemeler çok düşük miktarlardır, zira dava ile talep edilecek ve kazanılacak para miktarı çok daha fazladır. Bu sebepten, müşterilere bireysel dava yoluyla haklarını talep etmelerini öneriyoruz.
Manipülasyonlu araçlarla dolandırılan birçok müşteri, VW`den iyi bir teklif alıp almadığı konusunda veya teklif kabul edilirse aracın değerinin altında satıp satmadıkları hususunu değerlendirmekte güçlük çekeceklerdir. Bu amaçla, Tüketici Birliği Merkezi, herhangi bir teklifin alıcısının söz konusu teklifi değerlendirmek için yasal destek alması gerektiğini bu nedenle VW şirketinin, söz konusu yasal danışmanlık hizmeti masrafının 190 Euro`ya kadar olan kısmını karşılayacağını belirtti.
Dizel skandalında birçok davayı başarılı şekilde sonuçlandırmış ve üretici şirketleri binlerce Euro tazminat ödemeye mahkum ettirmiş bir hukuk bürosu olarak sizlere tavsiyemiz; İyi ve cazip teklif geldiği takdirde teklifi kabul etmenizi dürüst ve şeffaf bir şekilde tavsiye ediyoruz. Fakat altını çizmek gerekirse bu uzlaşı hususunda ortaya çıkacak herhangi bir sorunda veya iyi bir teklif gelmemesi durumunda cebinizden 1 Euro dahi çıkmadan haklarınızı mahkeme önünde alabilmeniz için hukuki mücadelenizde her daim yanınızda olduğumuzu belirtmek isteriz. Hukuk mücadelemizi verirken herhangi bir maliyet ve masraf riski olmadığını tekrardan hatırlatmak isteriz.
Son olarak uygulamaya konulması düşünülen sistemden hangi araçların etkilenip etkilenmediği hususunda bilgilendirme yapmak istiyoruz. Söz konusu yeni sistemin kapsamına, tüm araçlar girmemektedir. 460.000 kullanıcıdan yaklaşık 260.000 tanesi kapsam dahilindedir. Bu nedenle sisteme dahil edilmeyen geri kalan 200.000 araç için hukuki süreci mahkeme önünde devam ettirme ve hakkınızı talep etme imkaniniz doğal olarak devam etmektedir. Anlaşmanın detaylarının belli olduğu yeni sistemin Mart ayının sonunda uygulanmasına başlanılacağı düşünülmektedir.
Daha fazlasını oku
Berlin Şehrinde Sürüş Yasakları
9 Ekim 2018 tarihli Berlin İdare Mahkemesi (VG Berlin, Az: 10 K 207.16) kararına göre Berlin`de dizel araçlar için sürüş yasağı uygulamasına geçilmesine karar verildi. Haziran 2019`da yürürlüğe giren uygulamaya göre söz konusu sürüş yasakları en az onbir yolu kapsamaktadır. Bu kararın neticesi olarak Hamburg, Mainz, Stuttgart ve Frankfurt am Main`den sonra Berlin`de artık dizel skandalından etkilenen araçların kısıtlama olmaksızın caddelerde yol almasına izin verilmeyeceğine karar veren beşinci şehir oldu.
Peki sürüş yasağından kimler etkilenmektedir? 9 Ekim 2018 tarihli kararın esasen bizlere vermiş olduğu mesaj şudur; EURO 5 ve daha düşük sınıflardaki otomobiller ve yine bu kategoride olan kamyon ve kamyonetler şehrin 11 bölümüne asla giriş yapamayacaklardır. Son zamanlarda gündemi fazlaca meşgul eden „Dizel Skandalı“ çerçevesinde idare mahkemeleri ve eyalet yönetimleri havanın olabildiğince daha temiz tutulmasını sağlamak için bir dizi ciddi sürüş yasaklarını uygulamaya geçirmektedir. Bu açıdan Berlin`de uygulanan ve 11 yolu kapsayan bu yasakların kapsamının daha da genişletileceği aşikardır. Bu sebepten Berlin eyaleti tüm eyalet nezdinde 117 yol için daha sürüş yasağı getirmeyi masalarında bulunduruyorlar. Görünen o ki yakın zamanda bu sürüş yasaklarının kapsamının daha da artacağını göreceğiz. Bunun dışında EURO 6 kategorisinde ki araçların da söz konusu yasaklardan etkilenebileceğini öngörüyoruz, zira EURO 6 kategorisinde ki araçlar hakkında karar vermek için eyalet yönetiminde görüşmelerin sürdüğü belirtildi.
Söz konusu sürüş yasaklarının nedeni Alman Çevre Yardımı (DUH) kuruluşunun şikayetiydi. Sürüş yasaklarının bir sonucu olarak, havada ki öngörülen azot oksit (NOx) değerlerinin özellikle Berlin eyaleti açısından normale dönmesi amaçlanmaktadır. Bu açıdan yasakların hem sürüş yasaklarının söz konusu olduğu cadde sayısı açısından hem de sürüş yasağından etkilenen araç kategorisi açısından kapsamının artırılması yüksek ihtimal dahilindedir.
İlerleyen zaman diliminde Berlin`liler aşağıda belirtilen caddelerinde sürüş yasakları uygulamasına dahil edileceğini göz önüne almalıdırlar:
• Leipziger Strasse,
• Reinhardtstraße,
• Bruckenstraẞe,
• Friedrichstrasse,
• Kapweg,
• Alt-Moabıt,
• Stromstrasse,
• Leonörenstraße.
Son olarak altını çizmekte fayda görüyoruz. Şöyle ki; İlerleyen zaman diliminde yasakların söz konusu olduğu cadde sayısı artacaktır. Bu sebepten güncel bilgilendirmeleri ve haberleri iyi şekilde takip etmekte fayda vardır aksi halde ciddi miktarlarda para cezası ile cezalandırılmanız söz konusu olabilir.
Dizel skandalı sebebiyle araç sahipleri ciddi ölçüde mağduriyet yaşamaktadırlar. Tüketiciler, yüksek miktarlarda paralar ödeyerek satın aldıkları araçları ile rahatça seyahat edememektedirler.
Dr. Sincar & Basun Hukuk Bürosu olarak dizel skandalından etkilenmiş araçlarınız konusunda sahip olduğunuz hukuki haklarınız açısından ücretsiz olarak sizleri bilgilendirmekten mutluluk duyarız.
Daha fazlasını oku
EURO 5 Dizel Araçları İçin Sürüş Yasakları Stuttgart’ta Pazar Gününden İtibaren Ciddileşiyor
1 Mart tarihinden itibaren polis ve Ordnungsamt`in, Stuttgart`ta Euro 5 kategorisindeki dizel araçlar için yürürlüğe konulan sürüş yasaklarına sürücülerin uyup uymadığı hususunda kontrollere başlayacakları belirtildi.
Pazar gününden itibaren Stuttgart`ta Euro 5 dizel araçlar için belirtilen sürüş yasakları olan yollarda kontrollere başlanıyor. Söz konusu sürüş yasağı kararı yılbaşından beri yürürlükte olmasına rağmen bugüne kadar tam anlamıyla sürücülerin karara uyup uymadığı denetlenmiyordu. Perşembe günü şehir yönetiminin açıklamasına göre artık bu durumun değiştiği ve polis ile Ordnungsamt görevlilerinin şehrin önemli 4 noktasında gözlem ve denetim noktalarının kurulacağı ve sürüş yasakları çerçevesinde araçların kontrol edileceği belirtildi.
Yetkililerin belirttiğine göre; Sadece sürüş yasağı hakkında özel bir denetim yapılmayacaktır. Fakat, örneğin, bir araç yanlış park etmiş ise veya hız sınırına uymamışsa bu durumda söz konusu araçların sürüş yasağına uyup uymadığını da yanı sıra kontrol edebilir. Bu sebepten, polis normal trafik kontrollerinin bir parçası olarak sürüş yasaklarını da doğal olarak denetleyecektir.
Kaynak: Stuttgarter Nachrichten / 27.02.2020
Daha fazlasını oku
Stuttgart Şehrinde Sürüş Yasakları
Stuttgart, sadece Baden-Württemberg`in başkenti değil aynı zamanda Porsche ve Daimler (Mercedes) şirketlerinin başkenti konumundadır. Dizel skandalından kaynaklı uygulamaya koyulan sürüş yasakları Stuttgart`ı ciddi şekilde etkilemiştir. Şöyle ki; 72.000`den fazla araç söz konusu sürüş yasağından (Fahrverbot) halihazırda etkilenmiş durumdadır.
Stuttgart`ta uygulamaya konulan sürüş yasağının arka planı nedir? Stuttgart şehri uzun zamandır araçlardan havaya salınan nispeten yüksek seviyelerde olan zehirli atıklar konusunda sorunlar yaşamaktaydı. 2008 yılından bu zamana kadar Stuttgart şehrinde, AB Hava Kirliliği Kontrol Direktifi tarafından öngörülen değerler, özellikle şehrin coğrafi konumu nedeniyle değil bilakis çok yüksek trafik yoğunluğuna sahip olması, mekansal kısıtlamalar ve olumsuz trafik yönlendirilmesi nedeniyle haylice fazla miktarda asılmıştır. Stuttgart şehrinde sadece havada ki azot oksit (NOx) miktarı değil aynı zamanda ince toz değerleri de artış göstermiştir. Bu durumun neticesinde Baden Württemberg yönetimi baskılara daha fazla direnemeyerek hava kirliliği kontrolü için bir dizi tedbir almaya karar verdi. Bu tedbirlerin en başında sürüş yasakları gelmektedir.
1 Ocak 2019 tarihinden beri 1 ile 4 emisyon standartlarında dizel motorlu tüm araçlar sürüş yasağından etkilenmiş durumdadır. Bununla birlikte, EURO 5 ve EURO 6 kategorisindeki dizel skandalından etkilenmiş araçların, manipüle edilmiş egzoz değerleri sebebiyle söz konusu sürüş yasağından etkilenmiş olduklarını da belirtmek gerekir.
Peki sürüş yasağı Stuttgart şehrinin hangi kesimlerinde uygulanmaktadır? Diğer şehirlerin sadece şehrin belli kesimlerinde yasak getirmesinden farklı olarak Stuttgart`ta sürüş yasağı, şehrin tüm bölgesinde yani kentin tamamında geçerlidir. Söz konusu yasaktan etkilenmeyen sadece 3 yol kesimi vardır. Bu caddeler;
• Heerstraße, Mittlere Filderstraße, Neuhauser Straße entlang der A8
• Hafenbahnstraße zwischen B10 und Oberturkheimer Straße
• B10 und B27a zwischen Korntal-Münchingen und Kornwestheim
Sadece Stuttgart şehrinde ki sürüş yasaklarından kaynaklı değil aksine tüm Almanya çapında söz konusu sürüş yasaklarından etkilenen birçok araç sahibi vardır. Buna mukabil, yasaktan etkilenen araçlar, ciddi ölçüde değer kaybına uğramışlardır ve tüketici mağdur edilmiştir. Bu sebepten mağduriyet yaşayan tüketiciler haklarını nasıl tazmin edebilirler. Bunun için iki yol vardır; Ya Kredi veya Leasing sözleşmenizin iptali ve ödediğiniz paraların tekrardan size iadesi veyahut dizel skandalından etkilenmiş aracınızı üretici firmalara iadesini sağlanması ve ödenen paraların tekrardan iadesi şeklinde gerçekleşmektedir.
Dr. Sincar & Basun Hukuk Bürosu olarak mağduriyete uğramış siz tüketicilerin her daim yanınızda olduğumuzu belirtmek isteriz. İrtibat numaralarımızdan bizlere ulaşarak ücretsiz olarak haklarınız hakkında sizleri bilgilendirmekten ve sorularınızı yanıtlamaktan mutluluk duyarız.
Daha fazlasını oku
Mainz Şehrinde Sürüş Yasağı
1 Temmuz 2020 tarihinden itibaren Mainz, Rheinland-Pfalz’da Dizel Euro 5 kategorisinde ki araçları yasaklayan ilk şehir olacak. Söz konusu yasağın kapsamı Ren kıyısındaki yaklaşık 3,5 km’lik bir rota olacak. İlerleyen zaman sürecinde bu yasağın kapsamının daha da artacağı öngörülüyor.
Etkilenen yollar:
• Wiesbaden’e doğru Theodor Heuss Köprüsü.
• Rheinalle bölgesinde Neue Feuerwache’den Rheinstraße’ye kadar,
Buna ek olarak, söz konusu caddelerin yanı sıra Parcus ve Kaiserstraße’de de hız limiti 30 olarak değiştirilmiştir. Her gün yaklaşık 30.000 dizel araç yollarda bu sebepten kontrolün sağlanması için de yeni kontrol mekanizmaları geliştirilmesi zorunluluk olmuştur. Bu sebepten Rheinstraẞe`de hem hız yasağına uyumu kontrol etmek için hem de aracın havayı kirletici sınıfını belirleme özelliğine sahip yeni bir kamera ve radar sistemi kurulacağı belirtiliyor.
Mainz şehrinde ki şürüş yasağı , Koblenz’deki Yüksek İdare Mahkemesi’nde (ÖVG) Alman Çevre Yardımı tarafından açılan davada bir karar vermeden önce Federal Çevre Bakanı Ulrike Höfken`nin yaptığı açıklama; „Mainz kentinde değerler düşüyor, ancak sınır değerlere uymak için hâlâ daha kapsamlı bir yasağın gerekli olduğu aşikar. Söz konusu uygulanacak yasağın istisnası, etkilenen bölümlerdeki sakinler ve belirli meslek gruplarına uygulanmalıdır.“
Dizel sürücüler, üretici şirketin yaptığı manipülasyon sebebiyle bu durumda mağdur durumuna düşmüşlerdir. Tüm Mainz şehrinde genel bir yasağın olacağı sadece masa üzerinde tartışılıyor olmasına rağmen söz konusu dizel skandalı sebebiyle Rein rotasındaki 3,5 kilometrelik yasak birçok dizel araç sürücüsünü ciddi ölçüde olumsuz etkileyecektir.
Dizel araçlar, dizel skandalı sebebiyle yıllardır büyük bir değer kaybı yaşamıştır. Araçlarına yasa dışı bir kapatma cihazı takılmış olan ve araçlarını finanse ederek veya Leasing yöntemiyle satın alan araç sahipleri, araç kredisi iptali yardımıyla dizel tuzağından bir çıkış yolu bulabilir.
Aracın halihazırda satılıp satılmadığına veya bankaya iade edilip edilmediğine bakılmaksızın sona eren kredi sözleşmeleri de iptal edilebilir (feshedilebilir). Sizler de Almanya`nın hangi şehrinde olursanız olun irtibat numaralarından bizlere ulaşarak avukatlarımızdan haklarınızı detaylı öğrenebilirsiniz.
Daha fazlasını oku
„Suzuki Ve Jeep“ Dizel Skandalı Tehdidi Altında
Geçen hafta Volvo XC 60’da yasadışı bir kapatma cihazının bulunduğu ve Frankfurt’taki Mitsubishi iş yerlerinin arandığı anlaşıldıktan sonra, Fiat Chrysler ve Suzuki şirketleri de şimdilerde uluslararası olarak aktif rol alan RDW`nin radarına girmiş durumda.
RDW kurumu tam anlamıyla bir referans otoritesidir. Eğer bir araç üreticisi yeni bir araç üretmek istiyorsa, aracın öncelikle RDW gibi bir otorite tarafından test edilmesi gerekir. Bu testin içeriğinde tabii olarak çevreye salınan azot oksitlerin veya karbondioksitin kirletici emisyonları da bulunmaktadır. Araç, ancak ve ancak RDW kurumu tarafından onaylandıktan sonra AB ülkeleri içerisinde satılabilir ve üretilebilir.
AB’nin tamamı için referans görevi gören RDW kurumu, emisyon düzenlemelerinin ihlal edildiğine dair şüpheyle Suzuki ve Fiat Chrysler grubu araçları da araştırmaya aldığını duyurdu. Daha spesifik ve geniş kapsamlı olarak açıklamak gerekirse, Fiat Chrysler şirketinin yan kuruluşu olan Jeep’in Suzuki Vitara ve Grand Cherokee modelleri hakkında denetimler ve araştırmaların sürdüğü belirtildi. RDW`nin kamuyuna sunduğu rapora göre 2016 yılı gibi erken tarihe kadar Suzuki Vitara ve Grand Cherokee model araçların dikkat çekici miktarda azot oksit salınımı yaydığı ifade edildi. Bunun sonucu olarak RDW şirketi Suzuki şirketine söz konusu egzoz değerlerini düzeltmesi sebebiyle yazılım güncellemesi yapması yönünde önlemleri almasını istemiştir. Bu da demek oluyor ki; Suzuki şirketi, söz konusu araçların egzoz değerlerinde manipülasyon yapmıştır.
Jeep firması hali hazırda zaten daha önce birçok araç sahibine yazılım güncellemesi yapılması amacıyla araçlarını getirmeleri için yazı göndermişti. RDW`nin Jeep firmasına bahse konu araç modellerinin Avrupa içerisinde üretimi ve satımı izninin iptal edilmemesi için Şubat sonuna kadar manipülasyondan etkilenmiş tüm araçlarını geri çağırması gerektiğini belirtti.
Yetkililer zaman geçtikçe daha fazla araç üreticilerini odak noktasına koydular ve denetimler sıklaşmaya başladı. Yetkili kurumlar egzoz gazı manipülasyonu şüphesiyle birçok araç üretici firmalarını araştırıyorlar. Frankfurt Savcılığı 2020 yılı Ocak ayında Mitsubishi binasını arama kararı verdi. Ayrıca VOLVO XC60 SUV araçlarda termal pencere tespit edildiği açıklandı. Volvo şirketini bu durumu inkar etse de araçlardan havaya yayılan nitrojen oksitlerin farklı sıcaklık koşullarında büyük sapmalar göstermesi ancak bir kapatma cihazıyla (Yazılım Manipülasyonu) izah edilebilir, zira normal koşul ve şartlarda bu kadar büyük farkların ortaya çıkması mümkün değildir.
Sizlerde Almanya`nın hangi şehrinde olursanız olun bizlerle iletişime geçerek ücretsiz olarak aracınızın dizel skandalından etkilenip etkilenmediği ve şayet etkilenmişse hangi haklara sahip olduğunuz konusunda avukatlarımızdan bilgi alabilirsiniz. Eğer aracınızı kredi sözleşmesi ile almışsanız bu durumda kredi sözleşmesinin de geçmişe dönük iptali söz konusu olabilir (kredi ödemeleri bitmiş dahi olsa) bu durumda ödemiş olduğunuz miktarları geri alma hakkına sahip olabilirsiniz.
Daha fazlasını oku
Mercedes’te Emisyon Testi
ZDF`nin dergisi Frontal 21, Mercedes C serisi araçların azot oksit (zararlı atık) emisyonunu ölçmek için İngiliz Emission Analytics şirketi ile anlaştı ve gönüllü olarak araçta yazılım güncellemesi uygulandıktan sonra ortaya çıkan sonuç şaşırtıcıydı; Yazılım güncellemesi sonrası araç, yazılım güncellemesinden önceki durumuna göre çok daha fazla zararlı gaz salınımı yaptı. Euro 5 standartına sahip Mercedes C220 CDI model araç , yazılım güncellemesi sonrasında aracın performansında hissedilir şekilde düşme gözlemlenmiştir. Bunun yanı sıra söz konusu araştırmanın ortaya koyduğu diğer bir şok edici sonuç; C – Serisi gerçekte gösterilen egzoz salınımı değerinden yaklaşık 4 kat daha fazla zararlı gaz salınımı yapmaktadır.
Daimler Şirketi hali hazırda birçok aracını yazılım güncellemesi yapmak için geri çağırmaktadır. Buna karşın yazılım güncellemesi yapan birçok Mercedes araç sahipleri de benzer şikayetleri dile getirmişlerdir. Şöyle ki; Yazılım güncellemesi sonrası araçların yakıt tüketimi artmış ve aynı zamanda sürüş performansı açısından ciddi düşüşler yaşanmıştır. Bu sebepten yazılım güncellemesi ile söz konusu skandaldan etkilenmiş araç sahipleri ikinci kez mağdur edilmektedir.
Federal Motorlu Taşımacılık Otoritesi (Das Kraftfahrbundesamt), Almanya genelinde 50.000`den fazla Mercedes aracı geri çağırmıştır. Daimler şirketi, 2019 yılında manipülasyonlu araçlardan bir kısmını bu sebepten çağırmıştır, çağrılan bu araçlar 2012 ve 2018 yılları arasında üretilen birçok modeli kapsamaktadır. Özellikle aşağıda belirtilen modeller söz konusu dizel skandalından etkilenmiştir:
• Mercedes E-Serisi, model yılı 2012-2016
• Mercedes S-Class, yapım yılı 2013-2017
• Mercedes M-Class, yapım yılı 2016-2016
• Mercedes C-Serisi, yıl 2013-2016
• CLS-Serisi, yapım yılı 2014-2018
• GLE sınıfı, yapım yılı 2015-2018
• SLK-Serisi, yapım yılı 2015-2017
Sizler de Almanya`nın neresinden olursanız olun irtibat numaralarımızdan bize ulaşarak, dizel skandalından etkilenmiş araçlarınız konusuda haklarınızı ücretsiz olarak avukatlarımızdan öğrenebilirsiniz.
Daha fazlasını oku
Hamburg’da Uygulanan Sürüş Yasağı
Federal İdare Mahkemesi`nin (Bundesverwaltungsgerichts) dizel skandalı hakkındaki kararından sonra Hamburg, Euro 6 standartlarını taşımayan dizel araçları yasaklayan ilk şehir olmuştu. Söz konusu yasaklar, Altone-Nord bölgesindeki iki yol bölümü için geçerli; Stresemann caddesi üzerindeki sürüş yasağı sadece 7,5 tondan fazla kamyonlar için geçerliyken; Max-Brauer-Alle caddesinde ki yasak, normal tonajlardaki şahsi arabaları da (PKW) etkiliyor. Son günlerde daha da açık hale gelen durum; Diğer şehirlerde standartları taşımayan dizel araçları yasaklayacaklardır.
Söz konusu sürüş yasakları hem eski model araçları hem de üretim yılı günümüz tarihine yakın araçları ciddi şekilde etkileyecek, şöyle ki bu durum araçlarda önemli ölçüde değer kaybına yol açacaktır. Dizel sürücüler, sürüş yasaklarının esasen sorun olmadığı kırsal alanlarda dahi toplamda milyarlarca Euro para değer kaybediyorlar.
Tüketiciler için bir çıkış yolu olarak otomobil kredilerinin feshi (iptali) ve bununla birlikte, manipülasyona uğramış araçlarının üretici şirkete iadesidir. Ancak bu şekilde tüketiciler söz konusu dizel tuzağından en az zararla kurtulabilirler. Uygulamada tüm araba bankaları (Başlıca VW Bank, Audi Bank, Renault Bank, Mercedes Bank ve diğerleri), tüketiciye sözleşmeden cayma hakkı konusunda yeterli açıklama yapmamaktadır. Sözleşmelerde yer alması kanunen zorunlu olan birçok husus ya eksik veyahut yanlış düzenlenmiştir. Bu durumun sonucu olarak özellikle altını çizerek belirtmek istiyoruz; Tüketiciler, kredi sözleşmelerini, ödemeleri tamamlanmış olsa dahi yıllar sonra iptal ettirebilirler.
Dizel skandalından etkilenmiş aracın şirkete iadesi neticesinde şayet kredi ödemeleri devam ediyorsa; Kredi sözleşmesinin başarılı şekilde iptalinin sağlanması durumunda taksitleri daha fazla ödemek zorunda olmayacaksınız hatta ve hatta ödenmiş önceki kredi taksitlerinin büyük bir kısmını geri alma hakkına sahip olunmaktadır.
Dr. Sincar & Basun Hukuk Bürosu olarak bugüne kadar birçok araç kredisinin iptalini ve ayrıca dizel skandalından etkilenmiş birçok aracın üretici firmalara iadesini sağladık. Söz konusu başarılarımızın birçoğunun mahkeme kararlarını Facebook sayfamızda paylaştık. Sizler de irtibat numaralarımızdan bizlerle iletişime geçerek avukatlarımızdan haklarınızı ücretsiz olarak danışabilirsiniz.
Daha fazlasını oku
Yasal şekil şartlarına aykırı kredi sözleşmesi iptal edilebilir mi?
Halihazırda Ravensburg Bölge Mahkemesi (Landgericht Ravensburg), sözleşmenin genel işlem koşullarında yer alması gereken yasal zorunlu bilgilerin veya sözleşmenin fesih (iptal) bilgilendirme kısımlarında yer alan eksikliklerin veya hataların sözleşmenin tamamını, sözleşmenin yapıldığı tarihten itibaren hükümsüz kılması gerektiği hususunu karara bağlama aşamasında. Avrupa Adalet Divanı da bu kararın çıkmasına yardımcı olmalı ve sonuç olarak bu davaya ışık tutmalıdır.
Büyük Önem Taşıyan Karar:
Landgericht Ravensburg şu anda VW bankasına karşı açılmış olan kredinin iptali davasıyla meşgul. Davacıya göre, ilgili sözleşmede fesih hakları, borçların faizi ve ön ödeme cezasının hesaplanması konusunda yanlış hükümler yer alıyor. Bu şekilde ve benzeri var olan eksiklikler ve hatalar çok sayıda araba finanse kredisi, emlak finanse kredisi ve diğer birçok kredi sözleşmelerinde bulunabileceğinden, mahkemenin vereceği karar sayısız tüketiciyi etkileyecek önemdedir.
Çıkış Yolu; Sözleşmenin Feshedilmesi:
İster sürüş yasakları isterse de egzoz gazı skandalı olsun dizel araçlarda söz konusu olan mevcut durum sebebiyle birçok tüketici bu hukuka ve ahlaka aykırı durum karşısında haklarını arama yolu arıyorlar. Çözüm; Sözleşmenin İptali. Araç satın alımı ve satın alımla ilgili kredi sözleşmesi genellikle „Birbiriyle Bağlantılı Işlem“ olarak sonuçlandığından, müşteriler yanlış hükümlerin varlığı durumunda her iki sözleşmeyi de iptal etme seçeneğine sahiptirler. Bu durumda hukuki süreci başlatan tüketici, hem aracın iadesini sağlamakta ve aynı zamanda da ödemiş olduğu peşinatı (Anzahlung) ve sözleşme karşılığında ödenen taksitleri geri alabilmektedir.
İptal Kararları:
2019 yılı Kasım ayında Federal Adalet Divanı (Bundesgerichtshof) vermiş olduğu kararda, müşterinin olağanüstü fesih hakkı hakkında bilgisinin gerekmediğini belirtti. Buna mukabil, iptal sonrasında 0,00 Euro`luk bir faiz oranın belirlenmesinin, genel hatlarıyla (detaylı olmayan) açıklama açısından yeterli görülmüştür. Ancak, Braunschweig Yüksek Mahkemesi (Oberlandesgericht Braunschweig) Mahkemesinin açıkladığı karara göre, bu durum iptal hakkının sona ermediği anlamına gelmektedir. İki durumda da hakimler, tüketicilere erken geri ödeme tazminatı hakkında eksik bilgi verilmesini temel alarak, iptal etme hakkı tanımıştır. Kısaca özet olarak belirtmek gerekirse; Erken ödeme bilgisi konusunda sözleşmenin Genel Şartlar kısmında eksik bilgi verilmesi durumunda müşteri sözleşmeyi her zaman iptal hakkına sahip olmaktadır.
Kaynak: https://www.wallstreet-online.de/
Daha fazlasını oku
Taşıt kredisi feshi
Günümüzde birçok kişi birçok alanda banka kredisiyle satın alım ve kiralama işlemlerini yapmakta, özellikle araba satın alım ve kiralama işlemleri büyük oranlarda banka kredisi yoluyla gerçekleştirilmektedir. Bu hususta dikkat çeken husus; Satın alım ve kiralamada araba üretimi yapan firmalar iki farklı alanda para kazanmaktalar. Şöyle ki; Hem ürettiği aracı müşteriye satarak hem de sattığı aracı kendi şirketi bünyesindeki banka vasıtasıyla finanse ettirip vermiş olduğu taşıt kredisinin faizi ile de kazanç sağlamaktadırlar. Söz konusu taşıt kredilerinin birçoğu maddi anlamda hatalar içermektedir. Bu sebepten hukuki anlamda maddi hasarın varlığı söz konusu olduğunda sözleşmenin genel işlem koşulları kısmında geçen iptal süresi işlemeye başlamaz. Misalen yapılan bir taşıt kredisi sözleşmesini (Darlehenvertrag), krediyi alan taraf 14 gün içerisinde fesih etme (sözleşmeden geri dönme) hakkı vardır. Şayet sözleşmenin kanunen düzenlenmiş yapısal unsurlarında bir eksiklik veya hata varsa bu durumda 14 günlük iptal süresi işlemez ve mahkemede hukuki süreç başlatılarak süre sınırı olmaksızın sözleşmenin feshi ve ödenen tutarın faizi ile birlikte geri iadesinin alınması mümkündür. Bu yazımızda kredi sözleşmelerinde yer alması zorunlu „Kredi Alanın İptal Hakkı“ konusunda genel bir bilgilendirme yapacağız.
§492 ABS. 2 BGB, Madde 247 § 6 Abs. 2 EGBGB `ye göre bir kredi sözleşmesi imzalandığı takdirde, krediyi veren banka kredi sözleşmesini „İptal“ edebilme hakkınızın olduğunu size bildirmekle yükümlüdür. Banka tarafından kredi alana karşı iptal hakkının olduğunu bildirdiği tarihten itibaren kredi alan 14 gün içerisinde veyahut kanunen tanınmış 30 günlük süre içerisinde iptal hakkı vardır. Şayet iptal hakkı konusunda kredi alan bilgilendirilmediyse bu durumda süre sınırı olmaksızın ve ön ödeme cezasına maruz kalmadan sözleşmenin feshi mahkeme kararıyla sağlanabilir. Bu sayede geriye dönük ödenen paralar geri alınabilir.
Sözleşmede yer alması gereken iptal talimatları kısmında kanunen belli başlı bazı unsurlarında yer alması zorunludur. Sözleşmede iptal hakkı konusunda bilgilendirme olmasına rağmen kanunen olması zorunlu aşağıdaki hususların yer almaması halinde bu durumda da sözleşme feshedilme şartlarının sağlamış olmaktadır, çünkü hukuken sakat bir sözleşme doğmuştur. Hukuken sakat olarak doğan sözleşmeler kanun ve genel içtihatlar çerçevesinde baştan sona hükümsüzdür. Söz konusu kanuni olarak zorunlu diğer unsurlar şunlardır;
Kredi veren kurumun adı ve adresi ve varsa bir kredi komisyoncusu,
- Kredi türü,
- Yıllık yüzde oranı,
- Net Kredi Tutarı,
- Ek bilgi ile borçlanma oranı,
- Sözleşme süresi
- Taksitlerin tutarı, sayısı ve vadesi,
- Tüm masraflar,
- Zorunlu ve ek hizmetler hakkında bilgi,
- İptal bilgileri
Araba kredi sözleşmenizi bizlere gönderdiğiniz takdirde ücretsiz olarak incelemesini sağlayıp sizlere haklarınız hakkında detaylı bilgilendirme yapmak için her daim hazırız. Dr. Sincar & Basun Hukuk Bürosu olarak haklarınız için mücadele veriyoruz.
Daha fazlasını oku