Mainz Şehrinde Sürüş Yasağı
1 Temmuz 2020 tarihinden itibaren Mainz, Rheinland-Pfalz’da Dizel Euro 5 kategorisinde ki araçları yasaklayan ilk şehir olacak. Söz konusu yasağın kapsamı Ren kıyısındaki yaklaşık 3,5 km’lik bir rota olacak. İlerleyen zaman sürecinde bu yasağın kapsamının daha da artacağı öngörülüyor.
Etkilenen yollar:
• Wiesbaden’e doğru Theodor Heuss Köprüsü.
• Rheinalle bölgesinde Neue Feuerwache’den Rheinstraße’ye kadar,
Buna ek olarak, söz konusu caddelerin yanı sıra Parcus ve Kaiserstraße’de de hız limiti 30 olarak değiştirilmiştir. Her gün yaklaşık 30.000 dizel araç yollarda bu sebepten kontrolün sağlanması için de yeni kontrol mekanizmaları geliştirilmesi zorunluluk olmuştur. Bu sebepten Rheinstraẞe`de hem hız yasağına uyumu kontrol etmek için hem de aracın havayı kirletici sınıfını belirleme özelliğine sahip yeni bir kamera ve radar sistemi kurulacağı belirtiliyor.
Mainz şehrinde ki şürüş yasağı , Koblenz’deki Yüksek İdare Mahkemesi’nde (ÖVG) Alman Çevre Yardımı tarafından açılan davada bir karar vermeden önce Federal Çevre Bakanı Ulrike Höfken`nin yaptığı açıklama; „Mainz kentinde değerler düşüyor, ancak sınır değerlere uymak için hâlâ daha kapsamlı bir yasağın gerekli olduğu aşikar. Söz konusu uygulanacak yasağın istisnası, etkilenen bölümlerdeki sakinler ve belirli meslek gruplarına uygulanmalıdır.“
Dizel sürücüler, üretici şirketin yaptığı manipülasyon sebebiyle bu durumda mağdur durumuna düşmüşlerdir. Tüm Mainz şehrinde genel bir yasağın olacağı sadece masa üzerinde tartışılıyor olmasına rağmen söz konusu dizel skandalı sebebiyle Rein rotasındaki 3,5 kilometrelik yasak birçok dizel araç sürücüsünü ciddi ölçüde olumsuz etkileyecektir.
Dizel araçlar, dizel skandalı sebebiyle yıllardır büyük bir değer kaybı yaşamıştır. Araçlarına yasa dışı bir kapatma cihazı takılmış olan ve araçlarını finanse ederek veya Leasing yöntemiyle satın alan araç sahipleri, araç kredisi iptali yardımıyla dizel tuzağından bir çıkış yolu bulabilir.
Aracın halihazırda satılıp satılmadığına veya bankaya iade edilip edilmediğine bakılmaksızın sona eren kredi sözleşmeleri de iptal edilebilir (feshedilebilir). Sizler de Almanya`nın hangi şehrinde olursanız olun irtibat numaralarından bizlere ulaşarak avukatlarımızdan haklarınızı detaylı öğrenebilirsiniz.
Weiterlesen„Suzuki Ve Jeep“ Dizel Skandalı Tehdidi Altında
Geçen hafta Volvo XC 60’da yasadışı bir kapatma cihazının bulunduğu ve Frankfurt’taki Mitsubishi iş yerlerinin arandığı anlaşıldıktan sonra, Fiat Chrysler ve Suzuki şirketleri de şimdilerde uluslararası olarak aktif rol alan RDW`nin radarına girmiş durumda.
RDW kurumu tam anlamıyla bir referans otoritesidir. Eğer bir araç üreticisi yeni bir araç üretmek istiyorsa, aracın öncelikle RDW gibi bir otorite tarafından test edilmesi gerekir. Bu testin içeriğinde tabii olarak çevreye salınan azot oksitlerin veya karbondioksitin kirletici emisyonları da bulunmaktadır. Araç, ancak ve ancak RDW kurumu tarafından onaylandıktan sonra AB ülkeleri içerisinde satılabilir ve üretilebilir.
AB’nin tamamı için referans görevi gören RDW kurumu, emisyon düzenlemelerinin ihlal edildiğine dair şüpheyle Suzuki ve Fiat Chrysler grubu araçları da araştırmaya aldığını duyurdu. Daha spesifik ve geniş kapsamlı olarak açıklamak gerekirse, Fiat Chrysler şirketinin yan kuruluşu olan Jeep’in Suzuki Vitara ve Grand Cherokee modelleri hakkında denetimler ve araştırmaların sürdüğü belirtildi. RDW`nin kamuyuna sunduğu rapora göre 2016 yılı gibi erken tarihe kadar Suzuki Vitara ve Grand Cherokee model araçların dikkat çekici miktarda azot oksit salınımı yaydığı ifade edildi. Bunun sonucu olarak RDW şirketi Suzuki şirketine söz konusu egzoz değerlerini düzeltmesi sebebiyle yazılım güncellemesi yapması yönünde önlemleri almasını istemiştir. Bu da demek oluyor ki; Suzuki şirketi, söz konusu araçların egzoz değerlerinde manipülasyon yapmıştır.
Jeep firması hali hazırda zaten daha önce birçok araç sahibine yazılım güncellemesi yapılması amacıyla araçlarını getirmeleri için yazı göndermişti. RDW`nin Jeep firmasına bahse konu araç modellerinin Avrupa içerisinde üretimi ve satımı izninin iptal edilmemesi için Şubat sonuna kadar manipülasyondan etkilenmiş tüm araçlarını geri çağırması gerektiğini belirtti.
Yetkililer zaman geçtikçe daha fazla araç üreticilerini odak noktasına koydular ve denetimler sıklaşmaya başladı. Yetkili kurumlar egzoz gazı manipülasyonu şüphesiyle birçok araç üretici firmalarını araştırıyorlar. Frankfurt Savcılığı 2020 yılı Ocak ayında Mitsubishi binasını arama kararı verdi. Ayrıca VOLVO XC60 SUV araçlarda termal pencere tespit edildiği açıklandı. Volvo şirketini bu durumu inkar etse de araçlardan havaya yayılan nitrojen oksitlerin farklı sıcaklık koşullarında büyük sapmalar göstermesi ancak bir kapatma cihazıyla (Yazılım Manipülasyonu) izah edilebilir, zira normal koşul ve şartlarda bu kadar büyük farkların ortaya çıkması mümkün değildir.
Sizlerde Almanya`nın hangi şehrinde olursanız olun bizlerle iletişime geçerek ücretsiz olarak aracınızın dizel skandalından etkilenip etkilenmediği ve şayet etkilenmişse hangi haklara sahip olduğunuz konusunda avukatlarımızdan bilgi alabilirsiniz. Eğer aracınızı kredi sözleşmesi ile almışsanız bu durumda kredi sözleşmesinin de geçmişe dönük iptali söz konusu olabilir (kredi ödemeleri bitmiş dahi olsa) bu durumda ödemiş olduğunuz miktarları geri alma hakkına sahip olabilirsiniz.
WeiterlesenMercedes’te Emisyon Testi
ZDF`nin dergisi Frontal 21, Mercedes C serisi araçların azot oksit (zararlı atık) emisyonunu ölçmek için İngiliz Emission Analytics şirketi ile anlaştı ve gönüllü olarak araçta yazılım güncellemesi uygulandıktan sonra ortaya çıkan sonuç şaşırtıcıydı; Yazılım güncellemesi sonrası araç, yazılım güncellemesinden önceki durumuna göre çok daha fazla zararlı gaz salınımı yaptı. Euro 5 standartına sahip Mercedes C220 CDI model araç , yazılım güncellemesi sonrasında aracın performansında hissedilir şekilde düşme gözlemlenmiştir. Bunun yanı sıra söz konusu araştırmanın ortaya koyduğu diğer bir şok edici sonuç; C – Serisi gerçekte gösterilen egzoz salınımı değerinden yaklaşık 4 kat daha fazla zararlı gaz salınımı yapmaktadır.
Daimler Şirketi hali hazırda birçok aracını yazılım güncellemesi yapmak için geri çağırmaktadır. Buna karşın yazılım güncellemesi yapan birçok Mercedes araç sahipleri de benzer şikayetleri dile getirmişlerdir. Şöyle ki; Yazılım güncellemesi sonrası araçların yakıt tüketimi artmış ve aynı zamanda sürüş performansı açısından ciddi düşüşler yaşanmıştır. Bu sebepten yazılım güncellemesi ile söz konusu skandaldan etkilenmiş araç sahipleri ikinci kez mağdur edilmektedir.
Federal Motorlu Taşımacılık Otoritesi (Das Kraftfahrbundesamt), Almanya genelinde 50.000`den fazla Mercedes aracı geri çağırmıştır. Daimler şirketi, 2019 yılında manipülasyonlu araçlardan bir kısmını bu sebepten çağırmıştır, çağrılan bu araçlar 2012 ve 2018 yılları arasında üretilen birçok modeli kapsamaktadır. Özellikle aşağıda belirtilen modeller söz konusu dizel skandalından etkilenmiştir:
• Mercedes E-Serisi, model yılı 2012-2016
• Mercedes S-Class, yapım yılı 2013-2017
• Mercedes M-Class, yapım yılı 2016-2016
• Mercedes C-Serisi, yıl 2013-2016
• CLS-Serisi, yapım yılı 2014-2018
• GLE sınıfı, yapım yılı 2015-2018
• SLK-Serisi, yapım yılı 2015-2017
Sizler de Almanya`nın neresinden olursanız olun irtibat numaralarımızdan bize ulaşarak, dizel skandalından etkilenmiş araçlarınız konusuda haklarınızı ücretsiz olarak avukatlarımızdan öğrenebilirsiniz.
WeiterlesenHamburg’da Uygulanan Sürüş Yasağı
Federal İdare Mahkemesi`nin (Bundesverwaltungsgerichts) dizel skandalı hakkındaki kararından sonra Hamburg, Euro 6 standartlarını taşımayan dizel araçları yasaklayan ilk şehir olmuştu. Söz konusu yasaklar, Altone-Nord bölgesindeki iki yol bölümü için geçerli; Stresemann caddesi üzerindeki sürüş yasağı sadece 7,5 tondan fazla kamyonlar için geçerliyken; Max-Brauer-Alle caddesinde ki yasak, normal tonajlardaki şahsi arabaları da (PKW) etkiliyor. Son günlerde daha da açık hale gelen durum; Diğer şehirlerde standartları taşımayan dizel araçları yasaklayacaklardır.
Söz konusu sürüş yasakları hem eski model araçları hem de üretim yılı günümüz tarihine yakın araçları ciddi şekilde etkileyecek, şöyle ki bu durum araçlarda önemli ölçüde değer kaybına yol açacaktır. Dizel sürücüler, sürüş yasaklarının esasen sorun olmadığı kırsal alanlarda dahi toplamda milyarlarca Euro para değer kaybediyorlar.
Tüketiciler için bir çıkış yolu olarak otomobil kredilerinin feshi (iptali) ve bununla birlikte, manipülasyona uğramış araçlarının üretici şirkete iadesidir. Ancak bu şekilde tüketiciler söz konusu dizel tuzağından en az zararla kurtulabilirler. Uygulamada tüm araba bankaları (Başlıca VW Bank, Audi Bank, Renault Bank, Mercedes Bank ve diğerleri), tüketiciye sözleşmeden cayma hakkı konusunda yeterli açıklama yapmamaktadır. Sözleşmelerde yer alması kanunen zorunlu olan birçok husus ya eksik veyahut yanlış düzenlenmiştir. Bu durumun sonucu olarak özellikle altını çizerek belirtmek istiyoruz; Tüketiciler, kredi sözleşmelerini, ödemeleri tamamlanmış olsa dahi yıllar sonra iptal ettirebilirler.
Dizel skandalından etkilenmiş aracın şirkete iadesi neticesinde şayet kredi ödemeleri devam ediyorsa; Kredi sözleşmesinin başarılı şekilde iptalinin sağlanması durumunda taksitleri daha fazla ödemek zorunda olmayacaksınız hatta ve hatta ödenmiş önceki kredi taksitlerinin büyük bir kısmını geri alma hakkına sahip olunmaktadır.
Dr. Sincar & Basun Hukuk Bürosu olarak bugüne kadar birçok araç kredisinin iptalini ve ayrıca dizel skandalından etkilenmiş birçok aracın üretici firmalara iadesini sağladık. Söz konusu başarılarımızın birçoğunun mahkeme kararlarını Facebook sayfamızda paylaştık. Sizler de irtibat numaralarımızdan bizlerle iletişime geçerek avukatlarımızdan haklarınızı ücretsiz olarak danışabilirsiniz.
WeiterlesenYasal şekil şartlarına aykırı kredi sözleşmesi iptal edilebilir mi?
Halihazırda Ravensburg Bölge Mahkemesi (Landgericht Ravensburg), sözleşmenin genel işlem koşullarında yer alması gereken yasal zorunlu bilgilerin veya sözleşmenin fesih (iptal) bilgilendirme kısımlarında yer alan eksikliklerin veya hataların sözleşmenin tamamını, sözleşmenin yapıldığı tarihten itibaren hükümsüz kılması gerektiği hususunu karara bağlama aşamasında. Avrupa Adalet Divanı da bu kararın çıkmasına yardımcı olmalı ve sonuç olarak bu davaya ışık tutmalıdır.
Büyük Önem Taşıyan Karar:
Landgericht Ravensburg şu anda VW bankasına karşı açılmış olan kredinin iptali davasıyla meşgul. Davacıya göre, ilgili sözleşmede fesih hakları, borçların faizi ve ön ödeme cezasının hesaplanması konusunda yanlış hükümler yer alıyor. Bu şekilde ve benzeri var olan eksiklikler ve hatalar çok sayıda araba finanse kredisi, emlak finanse kredisi ve diğer birçok kredi sözleşmelerinde bulunabileceğinden, mahkemenin vereceği karar sayısız tüketiciyi etkileyecek önemdedir.
Çıkış Yolu; Sözleşmenin Feshedilmesi:
İster sürüş yasakları isterse de egzoz gazı skandalı olsun dizel araçlarda söz konusu olan mevcut durum sebebiyle birçok tüketici bu hukuka ve ahlaka aykırı durum karşısında haklarını arama yolu arıyorlar. Çözüm; Sözleşmenin İptali. Araç satın alımı ve satın alımla ilgili kredi sözleşmesi genellikle „Birbiriyle Bağlantılı Işlem“ olarak sonuçlandığından, müşteriler yanlış hükümlerin varlığı durumunda her iki sözleşmeyi de iptal etme seçeneğine sahiptirler. Bu durumda hukuki süreci başlatan tüketici, hem aracın iadesini sağlamakta ve aynı zamanda da ödemiş olduğu peşinatı (Anzahlung) ve sözleşme karşılığında ödenen taksitleri geri alabilmektedir.
İptal Kararları:
2019 yılı Kasım ayında Federal Adalet Divanı (Bundesgerichtshof) vermiş olduğu kararda, müşterinin olağanüstü fesih hakkı hakkında bilgisinin gerekmediğini belirtti. Buna mukabil, iptal sonrasında 0,00 Euro`luk bir faiz oranın belirlenmesinin, genel hatlarıyla (detaylı olmayan) açıklama açısından yeterli görülmüştür. Ancak, Braunschweig Yüksek Mahkemesi (Oberlandesgericht Braunschweig) Mahkemesinin açıkladığı karara göre, bu durum iptal hakkının sona ermediği anlamına gelmektedir. İki durumda da hakimler, tüketicilere erken geri ödeme tazminatı hakkında eksik bilgi verilmesini temel alarak, iptal etme hakkı tanımıştır. Kısaca özet olarak belirtmek gerekirse; Erken ödeme bilgisi konusunda sözleşmenin Genel Şartlar kısmında eksik bilgi verilmesi durumunda müşteri sözleşmeyi her zaman iptal hakkına sahip olmaktadır.
Quelle: https://www.wallstreet-online.de/
WeiterlesenTaşıt kredisi feshi
Günümüzde birçok kişi birçok alanda banka kredisiyle satın alım ve kiralama işlemlerini yapmakta, özellikle araba satın alım ve kiralama işlemleri büyük oranlarda banka kredisi yoluyla gerçekleştirilmektedir. Bu hususta dikkat çeken husus; Satın alım ve kiralamada araba üretimi yapan firmalar iki farklı alanda para kazanmaktalar. Şöyle ki; Hem ürettiği aracı müşteriye satarak hem de sattığı aracı kendi şirketi bünyesindeki banka vasıtasıyla finanse ettirip vermiş olduğu taşıt kredisinin faizi ile de kazanç sağlamaktadırlar. Söz konusu taşıt kredilerinin birçoğu maddi anlamda hatalar içermektedir. Bu sebepten hukuki anlamda maddi hasarın varlığı söz konusu olduğunda sözleşmenin genel işlem koşulları kısmında geçen iptal süresi işlemeye başlamaz. Misalen yapılan bir taşıt kredisi sözleşmesini (Darlehenvertrag), krediyi alan taraf 14 gün içerisinde fesih etme (sözleşmeden geri dönme) hakkı vardır. Şayet sözleşmenin kanunen düzenlenmiş yapısal unsurlarında bir eksiklik veya hata varsa bu durumda 14 günlük iptal süresi işlemez ve mahkemede hukuki süreç başlatılarak süre sınırı olmaksızın sözleşmenin feshi ve ödenen tutarın faizi ile birlikte geri iadesinin alınması mümkündür. Bu yazımızda kredi sözleşmelerinde yer alması zorunlu „Kredi Alanın İptal Hakkı“ konusunda genel bir bilgilendirme yapacağız.
§492 ABS. 2 BGB, Madde 247 § 6 Abs. 2 EGBGB `ye göre bir kredi sözleşmesi imzalandığı takdirde, krediyi veren banka kredi sözleşmesini „İptal“ edebilme hakkınızın olduğunu size bildirmekle yükümlüdür. Banka tarafından kredi alana karşı iptal hakkının olduğunu bildirdiği tarihten itibaren kredi alan 14 gün içerisinde veyahut kanunen tanınmış 30 günlük süre içerisinde iptal hakkı vardır. Şayet iptal hakkı konusunda kredi alan bilgilendirilmediyse bu durumda süre sınırı olmaksızın ve ön ödeme cezasına maruz kalmadan sözleşmenin feshi mahkeme kararıyla sağlanabilir. Bu sayede geriye dönük ödenen paralar geri alınabilir.
Sözleşmede yer alması gereken iptal talimatları kısmında kanunen belli başlı bazı unsurlarında yer alması zorunludur. Sözleşmede iptal hakkı konusunda bilgilendirme olmasına rağmen kanunen olması zorunlu aşağıdaki hususların yer almaması halinde bu durumda da sözleşme feshedilme şartlarının sağlamış olmaktadır, çünkü hukuken sakat bir sözleşme doğmuştur. Hukuken sakat olarak doğan sözleşmeler kanun ve genel içtihatlar çerçevesinde baştan sona hükümsüzdür. Söz konusu kanuni olarak zorunlu diğer unsurlar şunlardır;
Kredi veren kurumun adı ve adresi ve varsa bir kredi komisyoncusu,
- Kredi türü,
- Yıllık yüzde oranı,
- Net Kredi Tutarı,
- Ek bilgi ile borçlanma oranı,
- Sözleşme süresi
- Taksitlerin tutarı, sayısı ve vadesi,
- Tüm masraflar,
- Zorunlu ve ek hizmetler hakkında bilgi,
- İptal bilgileri
Araba kredi sözleşmenizi bizlere gönderdiğiniz takdirde ücretsiz olarak incelemesini sağlayıp sizlere haklarınız hakkında detaylı bilgilendirme yapmak için her daim hazırız. Dr. Sincar & Basun Hukuk Bürosu olarak haklarınız için mücadele veriyoruz.
WeiterlesenVW Dizel EA288 Model motorlarda da manipülasyonlu
Gün geçtikçe Volkswagen Şirketinin yeni nesil Diesel araçlarında da hile yaptığı daha da açık hale geliyor. Yakın zamanda Duisburg Mahkemesinin vermiş olduğu karara göre Golf 7 TDI (Euro 6) araçta da egsoz emisyon değerlerinde manipülasyon yapıldığı gerekçesiyle Volkswagen şirketinin arabanın satın alım ücretinin, müşteriye tekrardan ödemesine hükmetti.
Mahkeme vermiş olduğu bu kararda; VW şirketinin, kasten ve ahlaka aykırı şekilde yapmış olduğu manipülasyon ile müşteriyi mağdur ettiğini belirtti. Duisburg Mahkemesinin vermiş olduğu bu karar ile „Dizel Skandalı“ olayına yeni bir boyut kazandırdı. Şöyle ki; Volkswagen şirketinin aracın, „Egsoz Emisyon Ölçüm Değerlerinde“ yapmış olduğu manipülasyonlar şimdiye kadar EA189 model motorlarda söz konusuydu. Mahkemenin vermiş olduğu bu kararla yeni nesil EA288 model motorların da „Dizel Skandalı“ `ndan etkilendiği ortaya çıktı. Bu durumda diğer birçok dizel araç sahipleri de dava açmaları durumunda bu mahkeme kararından faydalanabilecektir.
Dava sürecinde VW şirketinin avukatları aracın egsöz gazi arıtma özelliğini kapatma özelliğiyle donatıldığını ve bu durumun Avrupa Birliği kuralları gereğince belli başlı istisnai durumlar bazında kullanılabileceğini bu sebepten hukuka aykırı olmadığını ileri sürdüler. İstisnai durumlara örnek olarak, mototrü çok düşük sıcaklıklarda korumak için veyahut aracın deneme aşamasında gerçek kullanıma nazaran daha düşük emisyon elde etme araştırma çalışmasında kullanılabileceğini belirttiler.
Mahkeme, şirketin bu savunmasını kabul etmedi ve şirketin yazılım manipülasyonu ile bilerek emisyon değerlerini düşük gösterme amacında olduğunu ve bunun araştırma aşamasında kullanılmadığını aksine piyasaya sürülen araçlarda kullanıldığını belirtti.
Bunun yanı sıra şimdiye kadar EA288 model motora sahip araçların şirkete geri iadesi konusunda emsal karar yoktu. Duisburg mahkemesinin bu kararıyla yeni nesil dizel motorlu araç sahiplerinin de haklarını araması için fırsat doğdu. Ayrıca söz konusu emsal karar sebebiyle, Rechtsschutzversicherung şirketleri mahkeme masrafı ve avukatlık ücreti konusunda yüksek oranlarda davanın açılması için onay vermekte.
Kaynak: Wallstreet Online /04.02.2020
WeiterlesenMahkeme birçok davacıya ümit verdi
Volkswagen ve Volkswagen`in kardeş şirketleri olan Porsche, Audi ve Skoda şirketine ait dizel araç sahipleri için bu hafta oldukça heyecanlı geçti. Oldenburg Yüksek Mahkemesinin vermiş olduğu karara göre 2019 yılına ait Dizel Skandalına ait davalar zamanaşımına uğramıyor.
Oldenburg Yüksek Mahkemesinin vermiş olduğu karar göre; Volkswagen şirketi, VW Golf Plus aracı geri alması ve karşılığında davacıya yaklaşık 11.600 Euro Tazminat ödenesine hükmetti. Bu kararla birlikte davacı yedi yaşındaki aracını VW şirketine geri vererek tazminat almaya hak kazandı.
İlk Derece Mahkemesi olarak Mayıs 2019 yılında Osnabruck`te görülen davaya ilişkin Oldenburg Yüksek Mahkemesinin söz konusu yedi yıl önce alınmış olan araca ilişkin davada vermiş olduğu karar ile davanın zamanaşımına uğramadığı emsal karar olarak kabul edileceği öngörülüyor.
Volkswagen şirketinin yaptığı açıklamaya göre şirket, 2019 yılında yaklaşık 45.000 dava ile ilgileniyor. Şirket, 22 Eylül 2015 tarihinde yapılan duyuruya ve buna müteakip kamuoyu ile paylaşılan geniş ve kapsamlı raporlar sebebiyle araç sahiplerinin araçlarının dizel skandalından etkilendiğini bilmemelerinin mümkün olmadığını düşünüyorlar.
Volkswagen şirketi bugüne kadar München Yüksek Mahkemesinin Aralık 2019 tarihinde vermiş olduğu bir karara dayanarak Oldenburg Mahkemesinin söz konusu kararına katılmadıklarını belirtiyorlar. Söz konusu München Mahkemesinin kararı; 2015 yılında alınan bir aracın sahibinin söz konusu diesel skandalından haberdar olmamasının „öngörülemez olamayacağını“ ve bu sebepten davacının iddiaları 2018 yılında zamanaşımına uğramıştır.
( Az: 20 U 5741/19 )
Kaynak: Frankfurter Allgemein
Dizel skandalında tüketici lehine karar
Almanya’da mahkeme, dizel skandalı yüzünden aracının değerinin düşmesini gerekçe göstererek üreticiye dava açan müşteriyi haklı buldu. Karar, toplu davaya hazırlanan dizel araç sahiplerine “iyi haber” olarak yorumlandı.
Almanya’da federal mahkeme (Yargıtay), dizel skandalıyla ilgili açılan bir davada dizel araçlara emisyonunu düşük gösteren cihazlar yerleştirilmesinin üreticilerin kusuru olabileceğine hükmetti. Dava, dizel araç sahibi bir müşterinin firmanın kusuru yüzünden otomobilinin değerinin düştüğü gerekçesiyle üreticiye karşı açılmıştı. Almanya Tüketicileri Koruma Merkezleri Birliği Başkanı Klaus Müller, mahkeden çıkan kararın dizel araçlarda bu yola başvuran Volkswagen gibi firmalara karşı toplu dava açmaya hazırlanan tüketiciler için çok iyi bir haber olduğunu söyledi. Müller, bu cihazların emisyon testlerinde hileye başvurmak için araçlara yerleştirildiğinin son mahkeme kararıyla bir kez daha teyit edildiğini vurguladı.
2015’te ilk kez Volkswagen firmasının bu yola başvurduğunun ortaya çıkmasının ardından birden çok Alman otomobil üreticisinin de emisyon testlerinde hileye başvurduğu anlaşılmıştı. Dizel araçların o güne kadar bilinenden daha fazla emisyon salgıladığının ortaya çıkmasıyla da Almanya’da ve diğer bazı Avrupa ülkeleriden çok sayıda şehrin belirli bölgelerinde dizel araçların trafiğe çıkması yasaklanmıştı.
Mahkeme kararında, “Dizel aracın trafiğe çıkmasının yasaklanması tehlikesi vardır. Bu da ürünü aşıl kullanım amacından alıkoyar” denilerek müşterinin şikayetini haklı bulundu.
Almanya Tüketicileri Koruma Merkezleri Birliği’nin verdiği bilgiye göre, Volkswagen’e karşı açılacak toplu davaya 400 bin civarında dizel araç sahibi katılacak.
Volkswagen, hali hazırda 50 bin dava dosyasının halen adlı makamlarda görüldüğünü, 14 bin dosyanın ise çoğunluğu fima lehine olmak üzere karara bağlandığını bildiriyor.
WeiterlesenDizel skandalı: Uzman VW’nin iki ile üç ay içerisinde karşılaştırma raporunu bekliyor
Volkswagen yüzbinlerce dizel sürücüsünün olası hasarları hakkında görüşme yapıyor. Otomobil uzmanı Dudenhöffer davacılara umut veriyor.
Volkswagen`nin yüzbinlerce dizel müşterilerinin talepte bulundukları olası tazminatı konusundaki anlaşmazlıklarda otomobil uzmanı Ferdinand Dudenhöff`den ilkbaharda bir karşılaştırma raporu bekleniyor. Duisburg-Essen Üniversitesinden Profesör Dudenhöffer, Hannover`de ki Alman Basın Ajansından paylaşılan habere göre; „Raporun tüm yönleriyle tamamlanması iki veya üç ay daha sürecek ancak bu süre zarfında durum tam anlamıyla analiz edilebilir. VW`nin geri adım atacağını düşünmüyorum bu sebepten anlaşmanın olacağı kanaatindeyim.“ dedi.
2013 yılından beri VW`nin denetim kurulunda olan Niedersachsen Başbakanı önceleri konu hakkında yorum yapmaktan çekiniyordu. SPD politikacılarının Cuma günü yaptığı açıklamaya göre; „ Görüşmeler başladı fakat görüşmelerin ne kadar süreceği ve hangi sonuca ulaşacağı henüz net değil“.
VW bugüne kadar uzun zamandır karşılaştırma raporu konusunda şüpheliydi. Ancak Braunschweig Yüksek Mahkemesi, şirketten müzakereleri değerlendirmesini istedi. Perşembe günü, VW ve Federal Tüketici Merkezleri Birliği, örnek bir prosedürel anlaşma hakkında görüştüklerini belirttiler. Davacılar,, VW Dizel skandalı çerçevesinde arabalarının değer kaybı sebebiyle tazminat alma konusunda umut içinde bekliyorlar.
Dudenhoffer; VW şirketine „müşterileriyle barışma“ konusunda uyarılarda bulunuyor. Dizel skandalının daha uzun bir süre mahkemelerde dava konusu olması muhtemeldir. Braunschweig`te ki emsal davaya ek olarak, yıl sonunda ülke çapında yaklaşık 60.000 bekleyen dava olduğunu ve bunun yanı sıra yurt dışında da yargılamaların devam ettiğini“ belirtti. Buna ek olarak, Braunschweig`ta ki 1.000.000.000 dolarlık yatırımcı süreci yavaş ilerliyor. Bunun yanı sıra esas sorulması gerek soru : „Volkswagen şirketinin Egsoz Manipülasyonları hakkında kamuoyunu zamanında bilgilendirip bilgilendirmediği ile ilgilidir.“
Kaynak: Heise Online / 04.01.2020
Weiterlesen